Şiir Gecesinin Yıldızları

Yazarlar Evi’ndeki “Yeni Yıla Girerken” etkinliğine, Nazan Arabacı Balcı tarafından davet edildiğimde, hiç tereddüt etmeden,

“Gelirim!” demiştim.

Katılımcıların çoğunu tanıyordum. Kimisi şair, kimisi yazar, kimisi akademisyen, kimisi de öğretmendi. Saat 18.00’de başlayacak olan etkinliğe biraz erken gitmek istedim. Saat beşte evden çıkıp Ruh Sağlığı Hastanesine yakın bir yere aracımı park edip Metro’yla Hürriyet Durağına kadar gittim. Metrodan inip Sarıyakup Mahallesinin labirente benzeyen ama her köşesi tarih kokan ara sokaklarında yürümeye başladım. Bir zamanların görkemli konaklarının yıkık dökük hâlini gördükçe üzülüyordum. Bu evlerin avlularında, cumbalarında, odalarında kim bilir ne anılar gizliydi. Buralardan her geçişimde, Aydın Sihay’ı anımsarım.  Sihay, Adana’nın kültürünü yansıtan kurgusal fotoğraf altı yazılarıyla bu görüntüleri derin uykularından uyandırıyor, eski görkemli günlerine doğru uzun bir yolculuğa çıkarıyor.

Yazarlar Evi’nin sokağına gelmiştim. Viraneye dönmüş diğer konaklar da Yazarlar Evi gibi restore edilip kentin hizmetine sunulsa, Adana’nın yakın tarihine, kültürüne, turizmine büyük katkı sağlanmış olur.  Kentin bu zenginliği her geçen gün ne yazık ki göz göre göre yok oluyor. Meraklısının dışında buraları bilen de yok, gören de yok!..

 Yazarlar Evi’nin avlusunda epeyce bir kalabalık vardı. Tanıdıklarla merhabalaşıp yeni kişilerle tanıştıktan sonra bol bol fotoğraf çekildik. Saat altı olduğunda salona geçtik. Özgür ile Rüya’nın yüreğimize dokunan güzel seslerinden birkaç müzik parçası dinleyip kulağımızın pası silindikten sonra Yazarlar Evi Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Yiğenoğlu’nun harika konuşmasını coşkuyla alkışladık. Çetin Bey, ülkemizin içinde bulunduğu sorunları ortaya koydu ve Çukurova Sanat Girişimi’nin çalışmalarından söz etti.

Sonra da gelsin şairler bildiği gibi dedik ama etkinliğin tecrübeli sunucusu Başak Hanım, yönetimi ele aldı ve isimleri alfabetik sıraya göre mikrofona davet etti.

Her şair, yeni yıl mesajıyla birlikte şiirlerinden birini de okuyarak bizleri mest etti. İlk söz alan Azem Hanım, okuduğu şiirin yanı sıra, yeni yıl mesajıyla da dikkat çekti.

Başak Hülya Ekmekçi’nin ev sahipliğinden de söz etmezsem bu yazı öksüz kalır. Özellikle ev sahibi diyorum. Gerçekten tam bir ev sahibi gibiydi. Evine gelen misafirlerin kalabalığı onu ürkütmüyor, aksine sevindiriyordu. Salona sığmayan misafirlerini nasıl ağırlayacağının telaşı içinde herkese, her isteğe yetişiyordu. Aynı zamanda etkinliğin sunumu, canlı yayın, boşlukların güzel ve anlamlı şiirlerle doldurulması konularında da tam puanı hak ediyordu. Onun bu kadar güzel şiir okuduğuna da dün akşam tanık oldum.

Sıra sempatik akademisyen Bilge Karga Göllü’ye gelmişti. Kadın haklarına ve kadın cinayetlerine dikkat çeken yeni yıl mesajı çok çarpıcıydı. Ardından şiirlerinden oluşan bir potpuri sundu bizlere ama yaşayarak ve hissettirerek.

Demet Duyuler’in ortaya koyduğu memleketin hâlini düşününce umutsuzluğa düşmeyen kalmadı ama o, umutsuzluğa yer olmadığını ve her şeyin çok güzel olacağına yönelik inancını öylesine güçlü bir şekilde ortaya koydu ki zihnimizde oluşan kara bulutları dağıtıverdi.

Duran Aydın, her zamanki mütevazı kişiliğiyle bizleri selamlayıp yeni yılımızı samimi dileklerle kutladı ve son kitabı Yarası Güzel’den ‘Sılasına Firari’ ile yeni yıla, “Hoş geldin!” dedi.

Halit Gökmen’in güçlü ve etkili sesi, okuduğu şiire yeni anlam boyutları katıyordu.

Şair İlhan Kemal, kendi adına yapılan geceden kalma heyecanını hiç kaybetmemişti. Güzel ve anlamlı yeni yıl dileklerinin ardından uzun bir şiirini bizlerle paylaştı.

Bu tür organizasyonların güzel sesli, sıcakkanlı sunucusu Edebiyat Öğretmeni Nazan Arabacı Balcı, bu kez mikrofonun başında yalnız değildi. Şirin, tatlı bir öğrencisini tanıttı ve ona bir şiir okuttu. Kendisi de Cahit Sıtkı’nın en güzel şiirlerinden biri olan Memleket İsterim şiirini okudu. Şiir, küçük bir dokunuşla yeni yıl şiirine dönüştürülmüştü. Çok da güzel ve anlamlı olmuştu.

Neslihan Dağlı, yeni yılı güzel dileklerle karşılarken son kitabına adını veren şiirini okudu.

Cemal Süreya’nın,

"Kuşlar toplanmış göçüyorlar

 Keşke yalnız bunun için sevseydim seni" dizeleri gibi etkiledi beni.

 Neslihan Dağlı’nın kitabına da adını veren şiirinin son iki dizesi ise şöyleydi:

 “Yeniden açardı gövdemin çiçekleri

  Baharın yazı öptüğü yerde”

Yalnız bu iki dizenin hatırı için bile okunurdu “Baharın Yazı Öptüğü Yerde” şiir kitabı. Sanki o andaki düşüncelerimi okumuştu, Neslihan Hanım. Şiiri bitirip yerine geçti. Hemen arkamda oturuyordu. Sıra kime geldi diye düşünürken, biri koluma hafifçe dokundu. Dönüp baktım, Neslihan Hanım yeni kitabını bana uzatmış, “Sizin için imzaladım.” diyordu. Çok mutlu olmuştum.

Ruhan Mavruk, çok doluydu. Çok kırılgan, çok naif, çok şık ve çıtı pıtı bir görüntünün altında kararlı bir ses tonuyla yaptığı konuşma, herkes gibi beni de çok etkilemişti. Bıraksalar sabaha kadar konuşabilirdi. Umut dolu mesajları sonrası, şirini okuyup yerine geçti.

Rabia Semra Yücel ve Sevinç Kökenler’in yeni yıl mesajları da tüm insanlığa yönelikti. Şiirlerinden örnekler sundular.

Şahin Taş’ın adını sosyal medyada sıkça görüyordum ama dün akşam yüz yüze gelebildik. Onun da içten dileklerine ve okuduğu güzel şiirine alkışlarla karşılık verdik.

Sigara tiryakisi arkadaşlar dişlerini sıkıyor, şiir baskın geldiği için yerlerinden kıpırdamadan şiir dinlemeye devam ediyorlardı. Rahat tavırlarıyla bu işlerin duayeni durumunda olan Şiirhırkalı Kadın Selda Kaya’ya sıra gelmişti. Güzel dileklerinden sonra şiirlerinden bir bölüm okuyarak yerine geçince, meydan Temel Dal ve sempatik arkadaşına kaldı.

Bu arada tiryakiler daha fazla dayanamayıp birer ikişer çıkıp sigaralarını tüttürüp dönüyorlardı. Şarkılar, türküler birlikte söyleniyor, sesler salondan avluya taşıyordu.

Şairlerin dışında kalan kişilerin de konuşması için zaman kalmamıştı. Bana da söz düşseydi, nasıl şair olamadığımı anlatacaktım. Sonra da aşağıdaki yeni yıl mesajımı verecektim, tüm insanlara.

Yeni yıla nasıl girerseniz bütün yıl öyle geçermiş, derler. Bizler yeni yıla şiirle, edebiyatla, müzikle girdik. 2023 yılınız da şiirle, öyküyle, romanla, müzikle; kısacası sanatla dopdolu olsun!  Ama en önemlisi de sağlıklı olsun!..