Hani çok güzel ata sözleri vardır.
"Kol kırılır yen içinde kalır." 

İşte, Danışma kurulları partiler açısından böyle toplantılardır.
Yani, tabandaki üyelerin fikirlerini dile getirdiği yer diyeceğim ama, öyle değil desem yeridir. 
Çünkü hemen tüzük deyip konuyu kapatıp, tabanın konuşması bir şekilde kürsüde temsil edilmiyor. 

Konuşmacılar her kurulda aynı kişiler olunca zaten farklı görüşlerin çıkması mümkün değil. 
Danışma kurulları parti için yeni bir şeylerin ortaya atılması değil de sanki eski husumetlerin tartışıldığı yer haline geliyor. 

Yani, 
CHP üst kademesi genelde artı 60 olunca kırk yıl önceki biz gençlik kollarında beraberdik söylemiyle başlayan konuşmalar partiye hiç bir şey katmadığı kesin. 

Demem o ki bu son seçim söylemi özünde bu eski hesapları parti dışında yapsalar daha iyi olur. 
Gelelim iki farklı görüşe, 
Derler ya, eşeğini genel merkezde sağlam kazığa bağlayanlar kavga olur, üye yapımız sağlıklı değil söylemleri ile tabandan bir şekilde tüyüyor. 

Diğer söylem belli, tamamen tabana gidelim, her şeyi üye seçsin. 
Bu söylemi partinin tüzüğündeki ön seçim maddesine oturuyor bu kesim. 
Herkes kendi ahvalleri için uğraştığı için CHP oy oranını çok fazla yükseltemiyor.

Demek oluyor ki, 
Danışma kurulları sadece yorgunluktan başka bir şey değil. 
İttifakları da dikkate alırsak zaten ya Cumhur İttifakı yada Millet İttifakı kazanacak, yani, yüzde elli elli şans. 

Sonrası malum, 
HDP faktörü kime oyunu kullanırsa o kesim kazanacak. O Danışma kurullarında asıl bu noktaya dikkat çekmek gerek, yoksa sen ben kavgasının CHP'ye hiç bir şey vermeyeceği kesin. 

Şunu da şöyle bilelim kavga etmeyelim diye yapmadığınız ön seçimde bari halkın karşısında karşılığı olan adayları yazarsanız iyi olur.