Röportaj Adam olarak tanınan Adanalı içerik üreticisi Mahsun Karaca ile Eda Akalın'ın başrolleri paylaştığı yerli komedi 'Mahsun J.', Gain'de yayınlandı. Motokuryelik yaparak kıt kanaat geçinirken kendini bir anda jigololar dünyasında bulan Mahsun'un hikayesinin anlatıldığı diziyi Ömer Sinir yönetiyor. Senaryo ise Öğünç Ersöz'e ait.

SIKILMIŞ BİR MOTOKURYE İLE KOVULMUŞ BİR REKLAMCI

Diziyi değerlendirmeye geçmeden konusunu kısaca analım. Mahsun (Mahsun Karaca), motokuryelik yapan, bir kenar mahallede unutulmuşların ve ötekilerin yaşadığı bir apartman dairesinde olanca yoksulluğuyla yaşayan bir gençtir. Mahalleden arkadaşı Leyla (Eda Akalın) ise bir reklam şirketinde aklı bir karış havada çalışmaktadır. Mahsun motor,  Leyla masa başındadır fakat henüz "başaramamış", bir düzen tutturamamışlardır. Bir gün iş arkadaşı kaza yapıp bacağını kırınca siparişi Mahsun götürür ve siparişin poşetinde taşıdıklarından ibaret olmadığını anlar. Bu şaşırtıcı keşfin ardından jigololuk yapabileceği fikrine kapılan Mahsun'a işinden yeni atılmış Leyla da destek verir. Önlerinde farklı ve meşakkatli bir yol uzanmaktadır. 

KÖTÜ YOLA DÜŞEYAZMAK

Öncelikle şunu belirtmekte fayda var. Dizide adından başrole Mahsun Karaca ağırlığı hissedilse bile neyse ki oyuncunun "Adana işlerinden bir buket" izlemiyoruz. Karaca geçtiğimiz yaz başı sosyal medya skeçlerindeki üslubun benimsendiği ve Adana çevresinin arzıendam ettiği "İllegal Hayatlar" adlı bir filmde boy gösterip sinemaya geçen YouTuberlar kervanına katılmıştı. Bu film gerek anlatısı yönünden vasat bir ticari güldürüden ileri gitmiyor gerek konusu itibarıyla yeni bir şey söylemiyordu. Taş yerinde ağırdır misali Röportaj Adam komik videolarında güldürmeyi başarırken aynı mantığı sinemaya uyarlamak olumlu sonuç vermiyordu. 'Mahsun J.' ise özgün sayabileceğimiz bir öykü olarak dikkat çekmekte. Kötü yola düşüşün parodisi, bu topraklar için pek ilginç sayılmaz belki fakat günümüz erkek mizahına farklı bir cepheden bakması diziyi öne çıkarıyor. 'Mahsun J.' şüphesiz feminist bir yorum getirmiyor; dahası cinsiyetçi söylemle köprüleri attığı, bu anlamda cesur davrandığı da söylenemez. Fakat iyi işlenmiş bir jigololuk anlatısının, namus meselesine ve erkin o bitip tükenmez hassasiyetlerine, nazına niyazına bir truva atı gibi sokularak nüktedan bir patika tutturma ihtimalini göz ardı edemeyiz. Jigoluluk pratiği, bedeni ve zamanı cinsel zevkler için belli bir bedel karşılığında ayırmanın, "cennetten kovulmuş" bir cinse ve ahlaki normlar dışına sürülmüş LGBTİ bireylere mahsus olmadığını ortaya koyuyor. Üstelik testosteron takviyeli bu "hizmet"in bugünkü ekonomik anlamına sahip olmamakla beraber eski çağlara uzandığını ve dünya geneline yayıldığını söyleyebiliriz. Haliyle 'Mahsun J.'nin bu konuya eğilmesi bir şans. Bu şansı ne kadar kullanacağını ilerleyen bölümlerde göreceğiz. Mahsun'un menajerinin (!) yakın arkadaşı bir kadın oluşu dizide kaba hatlarıyla da olsa zıtlıklardan yararlanılacağını gösteriyor. 

ERKEK MİZAHINA ÇAKIL TAŞI

Sıklıkla söylemek gerekiyor. Platform işlerine bir erkek mizahı hakim ve bu hakimiyet "kadınlar mizah yapamıyor" nobranlığının ötesinde örgütlü bir konfordan besleniyor. Özcesi ticaret tanrısının buyruğu uyarınca ne tutuyorsa ona rağbet ediliyor. Çok (ve boş) konuşan erkeğin son yıllarda güldürüde bir tür kısa yola karşılık gelişi yapımları ekseriyetle kafadar macerasına çevirmekte... 'Gibi' ve 'Ayak İşleri'nin yanı sıra 'Doğu' ve 'Var Bunlar' gibi dizilerde iki ahbap çavuşun (Gibi'de ikinci sezondan itibaren öyküde Ersoy da etkin oldu ve üç ahbap çavuş oldular) başından geçenleri izledik, izlemeye devam ediyoruz. Biraz da sıkıldık doğrusu. Kadını komedide metalaştıran bu güncel söylemde karşı cinsi seks objesi kertesine indirmese de onu olaylara dahil olmasına izin verilen bir çeşit avantür mezesine dönüştüren bir anlayış göze çarpıyor. Erkek kafadarlar bazen şiddet frekansında (Ayak İşleri) bazen aylaklık (Gibi ve Doğu) bazen de sıradan yaşam sathında (Var Bunlar) işlenirken kadın kahramanlar olay örgülerine ancak konuk oluyorlar. Sosyal hayatta kadını dışlayan ülke siyaseti, mizahta "az erkekli ama her daim erkek muhabbetli" bir odağa denk düşüyor. Yalnız ve risksiz ilişkilerin, iletişimi kesmese dahi minimuma indirmesi günümüz umutsuz koşullarıyla benzerlik sergiliyor.

'Mahsun J.', bir erkek parodisi olur mu, erkek muhabbetini yeniden türetir mi bilinmez... Bu muhabbetin transseksüel üst kat komşusu gibi görece ileri karakterlere karşın yeniden türemesi oldukça güçlü bir ihtimal... Zira biraz maskülen çizilmiş Leyla karakterinin zamanla Mahsun'dan hoşlanacağı ve gözünün önündekini göremeyen erkeğin vahameti üzerinde durulacağı anlaşılıyor. 'Mahsun J.'nin de erkek dilini karşısına alamayacağını fakat erkek komedisine (en masum olmasa da) bir çakıl taşı atacağını öngörmek mümkün.

ERKEK: DRAMADA ŞAHAN, KOMEDİDE META!

Erkekler dramada fiziki özellikleri ve "geniş gönülleri" ile betimlenirler. Yaşından bağımsız(!) üç beş erkek pataklayabilir, yine yaşından bağımsız(!) aşk yaşayabilirler. İşte 'İnci Taneleri'nde tanık oluyoruz türünün temsilcisi erkeklere... Erkekler dramada şahanlar adeta ama komedide nihayetinde metalaşıyorlar. Fiziki özellikleri veya gönül dertleri bir handikaba dönüşüyor. Komedide yağlı erkek de kaslı erkek de dalga konusu! Zaten komedi, erkeğin kibri ile düşürüldüğü yer arasındaki açıdan doğmakta. 'Mahsun J.'de bu metalaşma daha görünür ve her iki anlamda. Mahsun komik erkek malzemesi dışında bedeniyle de bir "rezerv" oluşturuyor. Sarı kargocu montu altında sakladığı bedeni bazen kostümlü partilerde yarı çıplak bir hâl alıyor.

MAVİ YAKA-BEYAZ YAKA EMNİYET ŞERİDİNDEN AKAN MOBİL TULUMLAR

'Mahsun J.' yan hikayelerde "paraya tav olup giden eski sevgili" gibi klişelerden beslenmekte fakat bitirim semt dilini daha dengeli kullanıyor. Karaca "kriminal Adanalılık" yerine proleter kimliği ile ön planda. Dizinin bir motokuryenin yaşamı etrafında dönmesi, bu kimlik olayların akışı gereği kısa sürede terk edilse de anlamlı. Tabii solcuların kahvehanesi biraz ucuz kaçmış. Sol jargondan devşirilen espriler hayli bayat. Dizi Leyla karakteri vesilesiyle günümüz çizgisini yansıtabilir. Leyla'nın "menajerlik"ten evvel reklamcılık yapması, pazarlamanın kaidesine işaret etmekle birlikte renk katmış. 'Mahsun J.' mavi yakalı-beyaz yaka şeritleri kendi halinde akadururken mobil tulumun (kargocular) emniyet şeridinden gazı köklediği bir dizi!

Adana'ya film platosu kurulacak Adana'ya film platosu kurulacak

Kargocular, kuryeler özellikle pandemi sonrası hayatımızda daha görünür oldular. Ne kadar kazandıkları ne kadar hız yaptıkları hep tartışıldı? Çoğu kez emekçi kimlikleri unutuldu. Oysa kargo emekçilerinin pandemi sonrası "evden sipariş verme" pratiğinin yaygınlaşmasıyla yeni bir damar meydana getirdiklerini yadsıyamayız. Değişen dünyada kol emeği-zihin emeği ikiliği giderek silinirken perakende sektörünün "getir götür"ünü yapan gidon emekçileri kendi kültürlerini de yaratıyorlar. Mahsun J. bir kuryenin güncel durumunu yansıtmasıyla bu noktada da öncülük üstlenmekte. 

Gazete Duvar'dan Haydar Ali Albayrak'ın yazısının devamını okumak için

Editör: Kemal Soner