Arabada Sinema Günleri etkinliği kapsamında binlerce Adanalı, Yüreğir Mahallesi’ndeki Millet Bahçesi otoparkında dev ekranlarda yayınlanan filmleri aileleri ile birlikte izledi. Adanalı vatandaşlar Dilberay, Bergen ve Müslüm filmlerine büyük ilgi gösterdi.

Yüreğir Belediye Başkanı Fatih Mehmet Kocaispir, “Arabada Sinema Günleri etkinliğini vatandaşların yoğun ilgi göstermesi nedeniyle geleneksel hale getirdik. Adanalı vatandaşlarımız arabada sinema günlerini çok sevdi. Bu günler ve etkinlikler çocuklarımızın ve gençlerimizin hafızasında güzel bir anı olarak kalacaktır," dedi.

Son gün film gösterimi başlamadan önce Başkan Kocaispir ve Çukurova Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü Öğretim Üyesi Aydın Çam kendisinin ve öğrencilerinin çektiği fotoğraflardan oluşan sergiyi açtılar.

Filmlerden, oyunculardan ve izleyenlerden kareler

Adana sinema tarihi hakkında araştırmaları bulunan Çam’a, “Bu sergi sadece görsel bir katkı mı yoksa tarihe iz düşecek bir fotoğraf sergisi mi?” sorusuna şu yanıtı verdi:

Bu fotoğraflar 2020, 2021, 2022 yıllarında Adana’da günlük olarak gerçekleşen mahalle sinemaları, köy sinemaları ya da bu tür arabalı sinemalar gibi etkinliklerin fotoğrafları. Ben 2013 yılından beri Çukurova Üniversitesi’ndeyim. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteklediği bir proje kapsamında Adana sinema tarihini araştırıyoruz. 1900’lerin başından beri Adana’da sinema salonları var ve gösterimler yapılmış. Bunlardan Zafer Sineması, Işık Sineması, Alemdar Sineması gibi sinemaların perdeleri ayakta, makine daireleri duruyor. Onların tarihini araştırıyoruz, ayakta duranları belgeliyoruz. 130 kadar sinema Adana’da faaliyet göstermiş.

Adana insanı dışarıda olmayı, sosyalleşmeyi çok sevmiş ve önemsemiş. Televizyon, İnternet vs. olmadığı zamanlarda sinema en büyük eğlence ve gelişme aracı olmuş. Ben şundan çok eminim ki Adana’da eskisi gibi yazlık sinemalar yaz boyu faaliyet gösterse 1960’larda yetmişlerde 1.000, 1.200 kişilik açık hava sinemaları var ve her akşam gösteriminde dolan sinemalar, bugün de dolar. Çukurova ve Adana Sinemaları, filmleri Türkiye’de ve yurt dışında biliniyor, konuşuluyor. Bu denli tüketimin olduğu bir bölge önceden de olsa çok büyük üretim yapılan bir coğrafya, büyük sermayedarların olduğu ekonomik olarak güçlü ailelerin, insanların bulunduğu bir şehir. Bu özelliklerinden dolayı 50’lerden sonra Adana Sinemaları çok güçlü olarak Yeşilçam’a katkı vermiş. Bugün de aynı şey yapılabilir. Üç gündür Dilberay, Bergen ve Müslüm Film gösterimlerine katılımı görüyorsunuz, halkın ilgisi çok büyük. Bu filmlerin Yeşilçam filmlerinin yeni versiyonları olduklarını düşünüyorum. Özellikle kadınların ilgisi çok büyük oldu. 60 ve 70’lerde de asli izleyici kitlesi kadınlar. Erkekler bir şekilde çalıştıkları yerlerde, kahvelerde, futbol vs. gibi toplu faaliyetlerde sosyalleşiyorlar ama kadınların özellikle o dönemde en büyük sosyalleşme aracı sinemalar. Mahalle dışına ancak sinemalarla çıkıyorlar, diğer insanlarla sinema vesilesiyle bir araya geliyorlar.

Türkiye’de bir ilk, Adana Sinema Müzesi

“Bu yeniden ve her mahallede ücretsiz olarak hayata geçirilebilir,” diyen Hocamıza, Adana Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Hüseyin Sözlü’nün Adana’ya kazandırdığı Sinema Müzesi hakkında şu ifadeleri kullandı:

Çok çok önemli bir girişim. Sinema Müzesi’nin büyümesini ümit ediyoruz. Türkiye’de ilk örnektir. Şimdi İstanbul’da da bir müze var ve o müzeye yurt dışından da ziyaretler yapılıyor. Adana’da da sinema müzesine yatırım yapılsa daha geniş bir mekanla daha geniş kitlelere hitap etse…”

“Acaba müze yerinden dolayı mı âtıl gibi duruyor?”

Aydın Çam: Hayır, yeri çok çok güzel. Adana sinema mirası kapsamında Belçika’daki sinema arşivinde bir araştırmamız oldu. Arşivde yer alan ve 1927 yılının Mart, Nisan aylarında Adana’da çekilen bir filmde pamuk borsasını, Milli Mensucat Fabrikasını ve Taş Köprü’nün üzerinden geçip şehir merkezine pamuk denklerini taşıyan deve kervanlarını görüyoruz. Bu görüntülerde şu an sinema müzesi olan bina da var. Bu muhteşem bir tesadüf. Keşke sağında solunda yer alan, mimarisiyle çok değerli binalar da müzeye eklense. Sinema Müzesi’nin büyümesini ümit ediyoruz derken mekânsal olarak yetersiz ve büyütülme imkânı da var, bunu vurgulamak istemiştim.

Üretim her yerde karşımıza çıkıyor; yeter ki görelim ya da izleyelim

“Filmde aynı yılın Cumhuriyet Bayramı kutlama görüntüleri de var. Olağanüstü görüntüler. Bu filmi, Altın Koza Film Festivali’nde özel bir gösterimle sunmayı planlıyoruz,” derken hocamızın yüzündeki gurur ve mutluluk bizi de coşturuyor ve “Üretimin ne kadar önemli olduğu 1927 tarihli filmde bile önümüze çıkıyor. Umarım siz üretimin, Adana için beyaz altın denilen pamuğun, Sümerbank, Bossa, Çukobirlik gibi fabrikalarda işlenen pamuktan elde edilen iplik, kumaş, tekstil ürünlerinin; pamuk çiğidinden elde edilen yağ ve hayvan yemi olarak kullanılan küspe ve birçok yan ürünün insan hayatına nasıl bir zenginlik getirdiğini gösteren filmler çekersiniz,” diyoruz.

Daha doğrusu diliyor ve ekliyoruz, “Zenginlik derken sadece parasal zenginlik demek istemediğimizi geçmiş değerlerin izini süren film, fotoğraf, sanat diyen bir akademisyen olarak eminim anlıyorsunuz. ‘Metanın yozlaştırıcı etkisi vardır,’ diyenlerden olsak da entelektüel doyum sağlayan faaliyetlerde, maddi zenginliğin avantajlarıyla halka arz olabiliyor.”

Öncelik her zaman ulaşamayanın olmalı

Hocamıza, “Sizinle alakalı değil ama gönlümüzün istediğini sizin vesilenizle Fatih Kocaispir Başkanımıza duyurmak isteriz. Arabası olan akaryakıt fiyatları biraz engellemiş olsa da istediği yere gider. Aracı olmayan mahalleli için ön kısma alanın elverdiğince sandalyeler dizilse, eski yazlık sinemalar gibi halk gelse izlese, arabalar arkada olsa ve isteyen yine içinde izlese,” diyoruz. Sayın Çam’da, “Tabi çok güzel olur. Halka yönelik ama özellikle ulaşamayan halka yönelik yapılsın her faaliyet. Fatih Başkanımız sizin sayenizde duymuş olsun. Akademide sesimiz bir yere kadar duyuluyor, biz de sizlerin sayesinde sesimizi daha geniş kitlelere ve yetkililere duyurabiliyoruz,” diyor.