Radyolog Dr. Bilal Kaya, karındaki atardamarda oluşabilecek aort anevrizmasının yırtılması halinde hayati risk oluşabileceğine dikkat çekti. Aort anevrizmasının karında adeta bir “saatli bomba”ya benzetildiğini ifade eden Dr. Kaya, bu nedenle tanı konulduktan sonra acilen tedavi gerektiğini söyledi.

Acıbadem Adana Hastanesi Girişimsel Radyoloji Uzmanı Dr. Bilal Kaya, sessiz seyreden ancak fark edilmezse ciddi sonuçlar oluşturabilecek aort anevrizmasıyla ilgili önemli bilgiler verdi. Anevrizma denince daha çok kalp damarındaki anevrizmanın akla geldiğini oysa karın bölgesindeki atardamarda da en az kalp damarı kadar risk oluşturabilecek atardamar olduğuna dikkat çekti. Dr. Kaya, karında yer alan ana atardamar olan “abdominal aort”ta, damarın genişleyerek balonlaşması anlamına gelen anevrizmanın “Abdominal Aort Anevrizması (AAA)” olarak adlandırıldığını belirtti.

Atardamar çapının normalden yüzde 50 daha fazla genişlemesi yani bir nevi balonlaşması olduğunu söyleyen Dr. Bilal Kaya, genellikle anevrizma çapının 5 buçuk ya da 6 santimetre civarına erişmesi durumunda tedavi edilmesi gerektiğini söyledi. Karın bölgesindeki aort damarında oluşan genişlemenin genellikle sessiz seyrettiğini belirten Dr. Kaya, “Hastalık genellikle bir başka sebeple karın ultrasonu ya da tomografisi çekildiğinde ortaya çıkar ya da yırtılma olur ve buna bağlı daha şiddetli karın ağrısı ya da içi kanama nedeniyle ortaya çıkar. Eğer yırtılmadan tanı konmuşsa bu bir bakıma şanstır. Yırtılması gerçekten son derece ciddi sonuçlar doğurabilir” dedi.

“Kalp damar hastalığı olanlarda daha fazla görülüyor”

Damardaki genişlemenin tam olarak nedeninin bilinmediğini ve dolayısıyla hastalığın risk grubunun belirli olmadığına dikkat çeken Dr. Kaya, “Yüksek tansiyon gibi kalp damar hastalığı olan insanlarda daha fazla görülür. Genel olarak 50 yaş üstü ve ileri yaştaki kişilerde daha sıktır. Gençlerde belli bazı ek sağlık problemlerinde görülebilir ama bunlar nadirdir. Ancak bazı genetik özellikler, damar içi yapılarda oluşan sorunların yanı sıra sigara da önemli bir risk faktörüdür” diye konuştu.

“Karında saatli bomba”

Dr. Kaya, damar sağlığını bozan her türlü durumun anevrizma için risk oluşturduğuna işaret ederek şunları söyledi:

“Damarda balonlaşma olunca damar duvarı incelir ve bu da belirli bir genişleme sonrası damarda yırtılma ihtimali oluşturur. Damar ne kadar genişlemişse kanama ihtimali o kadar yüksektir. Anevrizmalarda en önemli sorun, yırtılarak iç kanama oluşturmasıdır. Bu kanamalar hayat kaybına yol açabilecek çok ciddi sonuç doğurabilir. Anevrizma genellikle “karında saatli bomba” diye tanımlanır. Bu hastaların bir an önce tedavi olmalarının sağlanması içindir. Ancak bu durum, hastalarda gereksiz korku yaratmamalı. En önemli karar yeterince büyümüş anevrizmanın tanı konulduktan sonra bir kaç gün içinde tedavi edilmesidir. Çünkü tedavi kararı verilene kadar geçen günler ve bazen haftalar sırasında yırtılma ihtimali olabilir.”

“İki tedavi yöntemi var”

Aort anevrizmasının tedavi yöntemine de değinen Dr. Kaya, ameliyat ve anjiyografi olmak üzere iki temel tedavi şekli olduğunu söyledi. Tedavinin şeklini, hastanın anevrizmaya eşlik eden başka hastalıkları olup olmamasının belirlediğini belirten Dr. Kaya, “Endovasküler yöntem, açık ameliyat olmadan, damar içine yerleştirilen kateterler ve bunlar üzerinde ilerletilen stent adını verdiğimiz greflerin anevrizma içine yerleştirilmesi ve kapatılmasıyla uygulanır. Bu tedaviye EVAR adı verilir. Anjiyo ile tedavi ameliyata göre daha kolaydır. Anjiyo tedavi süresi genellikle 1 ile 2 saattir. Hastanede yatma süresi daha kısadır. İşlemden bir gün sonra genellikle hastamızı evine göndeririz” şeklinde konuştu.

Dr. Kaya, anjiyo tedavisinde, hastanın normal hayata yani gündelik işlere bir iki gün gibi kısa sürede dönebileceğini dile getirdi.