Jeofizik Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Emin Pişkin, depremin; yeri, tarihi ve büyüklüğünün önceden kestirilemeyeceğini, insanları panik etmenin gereksiz olduğunu söyledi.

Adana’daki iki orman yangınından biri kontrol altına alındı Adana’daki iki orman yangınından biri kontrol altına alındı

20 Şubat 2023 Hatay-Defne merkezli depremin ardından Adana ile ilgili çeşitli iddiaların dolaştığını hatırlatan Jeofizik Mühendisleri Odası (JFMO) Adana Şube Başkanı Emin Pişkin, Adanalıları paniğe sürükleyenleri uyardı.

“İnsanları panik etmek gereksiz”

Depreme karşı önlemin bir günlük olamayacağını, kalıcı önlemin önemini vurgulayan Başkan Pişkin, hasar gören binalar ile ilgili sorunu fırsata çevirmeye çalışan kişi ya da kişilere itibar edilmemesi gerektiğini de vurguladı. Depreme karşı gerekli çalışmaların yapılması ve tüm önlemlerin alınması durumunda binanın sallanabileceğini ancak yıkılmayacağını kaydeden Pişkin, şunları söyledi:

“Zamanını ve yerlerini tam olarak kestirmek mümkün olmasa da, bilinen levha hareketlerinden ve yakın geçmişte meydana gelen Düzce, Kırıkhan depremlerinden dolayı da tarafımızca bölgede biriken muhtemel gerilme enerjilerine vurguda bulunulmuştu. Fakat yılların yerbilimcilerini de şaşırtacak bir şekilde, aynı gün içerisinde eşdeğer büyüklükteki iki hatta üç depremin meydana gelmesi beklenen bir durum değildi. Devamında ise mekanizma çözümü çok da kolay olmayan bu fay hareketliliğinden kaynaklı, Kahramanmaraş ve Antakya’dan sonra Adana’nın da bir enerji boşalımına şahit olabileceği yorumları yapıldığını görüyoruz. Bütün bu yaşanan depremlerin asıl kaynağının, dünyanın varoluşundan beri süren ve sürecek olan magma içerisindeki konveyör döngüleri olduğu düşünüldüğünde, böyle bir ihtimale olmaz denilemeyeceği gibi, tarihi, yeri ve büyüklüğü tam olarak kestirilemeyeceğinden insanları panik etmek de gereksiz olacaktır.”

“Ev alırken zemin etüdünün, yapı denetiminin yapılıp yapılmadığı sorulmalıdır”

Alınması gereken önlemlerin bir gün için değil her gün için olması gerektiğini kaydeden Pişkin, “Bu bağlamda tekrar tekrar vurgulanması ve en başından itibaren yapılması gereken şey, yapı-zemin ilişkisinin iyi kurulduğu binalar tasarlamaktır. Bu da ilgili mühendislik dallarının senkronize çalışması ile mümkün olacaktır. Mevcutta hasar gören binalar için ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığının yetkilendirdiği firmalar tarafından deprem performans raporu hazırlanmalıdır. Böyle bir felaketi fırsata çevirmeye çalışan kişi ya da kişilere itibar etmemek gerekir. Çalışmaların daha hasarsız ve alanında uzman inşaat mühendislerine data sağlaması bakımından yapı jeofiziğinin de ilgili mevzuat içerisinde yerini alması gerekmektedir. Bununla birlikte başta belediyeler olmak üzere ilgili kurumlarda, yapılan çalışmaların denetimini sağlamak amacıyla, diğer branşlarda olduğu gibi jeofizik mühendisliğinin de yeterli istihdamının sağlanması gerekmektedir. Sonuç olarak, tüm bu çalışmalar olması gerektiği gibi yapıldığında yapılar sallanır ama yıkılmaz. Vatandaştan ilgili kurumlara kadar herkesin bilinçli hareket etmesi gerekir. Ev alırken sadece göl görüp görmediği değil, zemin etüdünün, yapı denetiminin yapılıp yapılmadığı sorulmalıdır. Deprem bir doğa olayıdır. Felakete dönüşüp dönüşmemesi bizlerin elinde” şeklinde konuştu.