HKP avukatları tarafından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığa verilen dilekçede, Sedat Peker hakkında başlatılan soruşturma nedeniyle yurt dışına çıktığı ve arandığı belirtilerek, “Son olarak söz konusu şahıs, yurt dışına çıkış süreci ve faaliyetleri ve bağlantıları ile ilgili açıklamalar yapmakta ve bu açıklamalar basında geniş şekilde yer almaktadır. Bu şahsın yaptığı açıklamalardaki şahıslar ve olaylar, belirli bir akış içerisinde ve tanık isimleri verilerek aktarılmaktadır. Sedat Peker konuşmalarında, İçişleri Bakanı olarak görev yapan şüpheli ile ilişkisini de bu şekilde detaylandırmakta ve önemli bilgiler vermektedir. Bu nedenle bu şahsın beyanları hukuken kayda alınması gereken verilerdir. En azından bunlar, “muhtemel delil” düzeyi görülmeli, anlatımlarındaki bütünlük, irtibat ve bilgilerdeki somutluk görüldüğünde, soruşturma yürütmek için yeterli ve kuvvetli şüpheye delalet ettiği düşünülmelidir” ifadelerine yer verildi.

Peker'in sözleri hatırlatıldı 

Dilekçede, Sedat Peker’in dördüncü ve beşinci konuşmasında Süleyman Soylu hakkında suç unsuru taşıyan önemli olayları aktardığı bahsedilerek, “Söz konusu videolardaki konuşmalarda; Şüpheli Süleyman Soylu’nun kendisiyle siyasi konularda işbirliği yaptığını yurt dışına çıkmadan önce hakkında yürütülen soruşturmayla ilgili bilgi verdiğini ve kendisine devlet koruma görevlisi verilmesini sağladığını söylemiştir” denildi.

Dilekçede, Sedat Peker’in dünkü videosunda kendisine verilen korumalarla ilgili, “Benim polis koruma kararım normal değil. Biliyorsunuz değil mi? Ben devlet büyükleri gibi yurt dışına giderken de koruma polisleri benimle geliyordu. Yurt dışında gezerken, yani ayrıcalıklıydım daha farklı ayrıcalıklarım da vardı benim” sözlerini hatırlattı.

'Yakın koruma tahsis edildiği..'

Dilekçede, Sedat Peker’e İstanbul İl Koruma Komisyonu tarafından yakın koruma polisi görevlendirme yapıldığı belirtilerek, “Şüphelinin karıştığı bir suç ilişkisi olduğu açıklamalardan ve gösterilen tanık ve belgelerden anlaşılmaktadır. Şüphelinin suç örgütü yöneticisi kişiyle bağlantılarının bulunduğu, bu şahsa yakın koruma tahsis edildiği, yürütülen soruşturmayla ilgili bilgi aktarıldığı görülmektedir” denildi.

Dilekçede, 31 Temmuz 2018’de Silivri Eski Emniyet Müdürü Hakan Çalışkan’ın intihar etmesinde İçişleri Bakanlığı yetkililerinin neden olduğu belirtilerek “Ayrıca şüphelinin yasaya aykırı emrini yerine getirmediği için kendisine baskı yapılan Silivri eski emniyet müdürünün intiharına sebep olunduğu da görülmektedir” ifadelerine yer verildi.

Dilekçede, Süleyman Soylu hakkında soruşturma yürütülerek kamu davası açılması talep edildi.

'Bu kabul edilebilir sesiz kalınabilir bir şey değil'

Suç duyurusuna ilişkin HKP MYK Üyesi Av. Halil Ağırgöl açıklama yaptı.

Ağırgöl şu ifadelere yer verdi:

Sonuç olarak; ortada Soylu’nun örgütlü suç işleyen kişilerle bir ilişkisinin olduğu açıklamalardan ve gösterilen tanık ve belgelerden anlaşılmaktadır. Bu kişinin, suç örgütü yöneticisi ile bağlantılarının bulunduğu, bu şahsa yakın koruma tahsis edildiği, yürütülen soruşturmayla ilgili bilgi aktarıldığı görülmekte. Ayrıca yasaya aykırı emrini yerine getirmediği için kendisine baskı yapılan Silivri eski emniyet müdürünün intiharına sebep olunduğu da ortadadır.  Bu nedenlerle; Süleyman Soylu hakkında Örgütlü Suça Yardım Etme (TCK md. 220/) ve İntihara Yönlendirme (TCK md. 84) maddeleri uyarınca soruşturma açılması için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına Halkın Kurtuluş Partisi adına suç duyurusunda bulunduk. 

Yasaların eşit ve adil uygulandığı bir ülkede bu tür bir olay karşısında, hayati bir refleks olarak bağımsız savcı ve yargıçların derhâl olayın üstüne gitmesi beklenir. Ancak bu görev günümüz Türkiye’sinde yerine getirilmiyor. Bir mafya dizisi şeklinde kirli ilişkiler ortaya konuluyor, ama yargı oturmuş bunu seyrediyor ne yazık ki. Bu kabul edilebilir sesiz kalınabilir bir şey değil!

Bu nedenle halkımızı doğrudan ilgilendiren bu ve benzeri birçok olayla ilgili Halkın Kurtuluş Partisi defalarca suç duyurularında bulundu. Biz istiyoruz ki; ülkemizde kişilerin tahakkümü sona ersin. Hukukun, insan hak ve hürriyetlerinin hayata geçmesi için çaba sarf ediyor ve mücadele veriyoruz. Er ya da geç bu mücadelenin sonuç vereceğine inancımız tamdır.