Beslenme ve Diyet Uzmanı Dyt. Selva Oturakçıibogil, diyabetli bireylerin günde en az 5 öğün olacak şekilde öğünlerinin sayısı planlayarak 2-3 saate bir beslenmeleri gerektiğini söyledi.

Hastalığın nedeninin, insülin hormonu üretiminin herhangi bir nedenle yetersiz olması veya hiç olmaması ya da vücut dokularının insüline karşı duyarsız hale gelmesi olduğunu anlatan Medline Adana Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Dyt. Selva Oturakçıibogil, beslenme ve yaşam tarzındaki yanlışlara bağlı olarak son yıllarda özellikle çocuklarda ve gençlerde birçok farklı ve önemli hastalığın oluşumunda birincil faktör olan Tip 2 diyabet görülme sıklığının hızla arttığını söyledi.

Hastalığın belirtilerini azaltmak mümkün

Dyt. Selva Oturakçıibogil, hastalığın, ağızda kuruluk ve tatlılık hissinin yanı sıra buna bağlı aşırı su tüketme arzusu, normalden fazla yemek yeme ve doymama hissi ile sık idrara çıkma şeklindeki 3 temel belirtiyle kendini gösterdiğini ifade ederek, “İlaçların aksatılmadan kullanımı, dengeli ve düzenli beslenme, ayrıca alışkanlık haline getirilmiş fiziksel aktivite ile diyabetin belirtilerini azaltmak mümkündür. Diyabetli bireyler, günde en az 5 öğün olacak şekilde öğünlerinin sayısı planlanmalı ve 2-3 saatte bir beslenmelidirler. Öğünlerin içeriği ise dengeli bir şekilde ayarlanmalıdır. Örneğin, bir ara öğünde sadece meyve değil yanında süt, yoğurt veya kuruyemişlerden tüketilmelidir. Aynı şekilde bir ana öğünde makarna veya pilav yani ana karbonhidrat kaynağı tek başına tüketilmemeli yanında protein kaynağı ile birlikte salata da mutlaka yenmelidir” diye konuştu.

Diyabet hastalarına öneriler

Diyabetli bireyler için yaşam tarzındaki düzenlemelerin çok önemli olduğunu belirtem Dyt. Oturakçıibogil, “Günümüzde tedbir ve tedavilere rağmen tıbben henüz tam olarak iyileşmenin sağlanamadığı bu hastalık bir ömür boyu devam edeceğinden onunla yaşamasını öğrenmek gerekiyor” dedi.

Oturakçıibogil, hastalar için şu beslenme önerilerinde bulundu:

“Diyabet hastaları öğün atlamamalı, her gün düzenli öğünleri olmalı.

Vücudun sindirim ve kan şekeri düzeyini kontrol etmeyi kolaylaştırdığından ağırlıklı olarak lifli ve posalı besinler tercih edilmeli.

Rafine şekerler ve nişastalar yerine meyveler, sebzeler, tam tahıllar, baklagiller ve az yağlı süt ürünleri gibi sağlıklı karbonhidratlar tüketilmeli.

Yemekler yağda kızartılmamalı, ızgarada pişirilmeli.

Yağsız et, süt, peynir ve yoğurda sofralarda yer verilmeli.

Hamur işi tatlılar yerine sütlü ve meyveli tatlılar kontrollü olarak tüketilmeli. Hatta mümkünse bu tür tatlıların yerine sadece meyve tüketilmeli.

Kavun, karpuz, muz ve balkabağı gibi şeker oranı yüksek meyveler çok az miktarlarda yenilmeli.

Temelde deniz ürünleri ile çeşitli sebzelerde bol miktarda bulunan Omega-3 yağ asitleri diyabetin yol açtığı kalp ve damar hastalıklarını önlemek açısından önemli olduğundan diyette yer verilmeli.

Salata ve yemeklerde, insülin direncini azaltarak kan şekerinin kontrol altına alınmasına yardımcı olan zeytinyağı tercih edilmeli.

İçerdikleri yüksek orandaki lif sayesinde şekerin kana karışma hızını düşüren ve kan şekerinin kontrolünü destekleyen bakliyat grubundaki besinler ihmal edilmemeli.

Vücutta insülin etkinliğini arttırdığından diyabet sonucu ortaya çıkan hastalıkların engellenmesinde etkin rol üstlenen yeşil çay ve üzüm çekirdeği tüketilmeli.”